Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)

Düşen Petrol Fiyatları ABD Şirketlerini Nasıl Etkileyecek?

28 Ocak 2015 Umut Tuncer- Uluslararası Piyasalar Müdür Yardımcısı
Petrol fiyatlarının özellikle son bir yılı kapsayan süreçte gerçekleştirdiği önemli değer kayıpları, petrol yatırımcısını ve enerji ihracatına dayalı ekonomileri şiddetli bir biçimde etkiledi.

Peki petrol yatırımlarını etkileyen bu tablo içerisinde, dünyanın en popüler yatırım araçlarından birinin bu denli kayıp yaşamasının ABD ekonomisine etkisi ne oldu? Bu durumdan en çok hangi firmalar etkilendi? Yazımızın devamında bu soruların cevapları üzerinde durmaya çalışacağız.

Petrol, fiyatı ister çıksın ister düşsün, talep görmeyi sürdüren ender varlıklardan biri olarak bilinmektedir. Bunun temel nedeninin zorunlu ihtiyaçlardan kaynaklandığını; enerji üretimi, endüstri ve araç yakıtlarında kullanılması olarak örneklendirebiliriz. Öncelikle belirtmemiz gereken, basit bir mantıkla yüksek petrol fiyatının üretim kanallarını cesaretlendirdiğidir. Güncel duruma baktığımızda ise, düşük petrol fiyatları üretimin kısılmasına, üretici firmaların işten çıkarmalara başvurmasına ve sonuç olarak da petrol rezervlerinin toprak altında beklemesine neden olmaktadır. Ancak tüketicinin tasarruf etmesini sağlayan bu durum, aynı zamanda küresel ekonomiye yan etkileriyle de zarar vermektedir. Her sorunun birbiriyle bağlantılı olduğu, ancak sonunda petrol fiyatına bağlanabileceği bu yan etkileri, işsizlik, petrol üretici ve ihracatçılarının kayıpları veya iflası, finans kurumlarının zor duruma düşmesi gibi başlıklarla özetleyebiliriz. Petrol fiyatının düşük bölgelerde kalması, belirti olarak gördüğümüz bu faktörlerin daha da derinleşmesinde rol oynayabilir.

“Petrol fiyatındaki düşüş neden korkutucu?”

Genel görünüme baktığımızda, petrol fiyatlarındaki bu sert düşüşün ana nedeninin üretim miktarındaki artış olduğunu ifade edebiliriz. İkinci sırada ise zayıf talep yer alıyor. Yani, geçmiş dönemlere göre üretilen her bir varil petrol karşısındaki talep miktarı artık daha da düşük. Bu da üretim fazlasına ve dolayısıyla fiyatın düşüşüne neden oluşturuyor. Yani bu iki faktörde arz artışı ön planda olsa da, iki tarafı birbirinden bağımsız değerlendirmek yanılgılara neden olabilir. İşte bu noktada, korkutucu taraf olan zayıf talep ön plana çıkmaktadır. Çünkü teorik olarak üretim kısıldığı taktirde petrol fiyatları artabilecek olsa da, talep tarafını canlandırmaya çalışan önlemlerin etkili olamaması, çok daha derin sorunların işaretini vermektedir.

Bu konuda 2008 krizini en yakın tarihte yaşanan örnek olarak verebiliriz. Krizin belirginleşmesi sürecinde petrol fiyatı yaklaşık 10 ay içerisinde 75%’lik değer kayıp yaşadı. İçinde bulunduğumuz dönemde ise 11 aylık dönemin 58%’lik kayıplar gösterdiğini gözlemlemekteyiz. Böylece zayıf talebin, ne kadar kalıcı ve derin yaralar açabildiğini karşılaştırma ile görebiliriz.

“Düşük petrol ABD’de tasarrufları destekliyor”

Düşen petrol fiyatları küresel ekonominin birçok bölümünde genişleyici para politikalarına başvurulma zorunluluğuna yol açıyor. Baskılanan enflasyon ve büyüme tablosu içerisinde, ABD ekonomisinin pozitif bir ayrışma yaşadığını ve faiz artırım sürecinin tartışıldığını uzun bir süredir takip ediyoruz. Ancak burada da zayıf halkanın enflasyon olduğu görülüyor. FED enflasyonu besleyici unsurlar arasında özellikle istihdam ve gelir konusuna yoğunlaşıyor. Diğer yandan, petrol üretimi gerçekleştiren eyaletlerin son işten çıkarmalar öncesinde etkili bir istihdam sağladığını da görmüştük.

Bu durumdan en çok kazanç elde eden kesimin tüketici sınıfı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. ABD’de perakende benzin fiyatının son 5 yılın en düşük seviyelerine gerilemesiyle, ülke ekonomisine katılmaya hazır milyarlarca Dolarlık tasarruf sağlanmış durumda. Bunun ne ölçüde ekonomiye dahil olacağı ise zamana ve tüketici güvenine bağlı görülmektedir.

“Enerji devleri direnmeye çalışıyor”

Enerji fiyatlarındaki gerilemeden en çok tedirginlik duyanlar doğal olarak petrol üreticisi şirketler olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD’nin iki devi Exxon Mobile ve Chevron bu süreçte akla ilk gelen isimler. Pek çok aracı kurum, iki şirketin hisse senedi fiyatı için de negatif açıklama ve hisse tavsiyelerinde bulundu. Petrol fiyatındaki düşüş, aracı kurumların da piyasanın da beklentisi doğrultusunda gerileme yaşadı. Ancak petroldeki ivmenin hisse senetlerinde daha yumuşak bir etkiye sahip olduğunu söylemek gerekiyor. Bunda ilk neden, bilanço rakamlarının mevcut tabloya göre pozitif bir görünüm sergilemesi. Diğer yandan Exxon Mobil’ın Rusya tarafındaki petrol sahası arayışları yaptırım süreci nedeniyle sekteye uğrasa da, Meksika Körfezi’ndeki arama çalışmaları oldukça verimli geçti. Ek olarak, yeni teknolojilerin ve düşük petrol fiyatları sonucu mazot gibi yan ürünlerin rafinesindeki maliyet düşüşü, bardağın dolu tarafını oluşturan unsurlar arasında. Chevron ise petroldeki düşüşün etkisini bir miktar daha şiddetli hissediyor. Rezerv arayışlarını Rusya’da yoğunlaştıran firmanın yaptırım sürecinden etkilenmesi, dezavantajlardan biri. Bu gelişmeler doğrultusunda, her iki firmanın da 2014 yılının son çeyreğine ilişkin açıklayacağı bilanço raporları piyasalar tarafından merakla beklenmektedir.

 “Ucuz yakıt faktörü taşımacılık sektörünü destekliyor mu?”

Taşımacılık sektöründeki incelememizi ABD’nin en büyük hava taşıtı üreticilerinden Boeing üzerinde gerçekleştirebiliriz. Dünyada sektörünün en büyük firmalarından olan Boeing için en kritik gösterge, şirketin yeni aldığı sipariş rakamlarıdır. Bunun aynı zamanda ABD ekonomisi için de önemli olduğunu, Ağustos ayında açıklanan Dayanıklı Mal Siparişleri verisindeki rekor yükselişle görmüştük. Yakıt konusunda tasarrufun maksimize edilme çabasında olduğu yeni model uçaklara ilişkin siparişlerin, petrol fiyatındaki gerileme nedeniyle talep görmeyebileceği konusunda spekülasyonlar söz konusu. Ancak şu ana kadar havayolu şirketlerinin uzun vadeli filo planlarını petrol fiyatlarındaki dalgalanmaya göre belirlediğine ilişkin herhangi bir kanıt bulunmuyor. Pozitif tarafı değerlendirecek olursak, 2014 yılı içerisinde düşen petrol fiyatlarının hava taşımacılığı sektörüne 7 milyar Dolar üzerinde bir tasarruf sağladığını görüyoruz. Aynı süreç içerisinde, Boein’in aldığı yeni siparişlerin, düşen petrol fiyatına rağmen pozitif bir ivme sergilemesi, özellikle de kritik jeopolitik ve ekonomik gelişmelere karşın olumlu bir performans göstermesi firmanın en büyük avantajlarından biri.

“ABD endeksleri kritik faiz artırım sürecine temkinli başladı”

S&P500 ve DJ30 gibi büyük endeksler, FED’in faiz artırım tartışmaları içerisinde yeni yıla temkinli bir başlangıç gerçekleştirdi. Sıkı para politikasına geçiş sürecinde, özellikle enflasyon ve istihdam-gelir ilişkisi ön planda olacaktır. Ancak bu süreçte, düşen petrol fiyatının dolaylı etkileri ile tasarruf havuzuna akan milyarlarca Dolar’ın ne şekilde değerlendirileceği de ekonomik takvim rakamları içerisinde kendini gösterecektir. Bir bu kadar önemli diğer konu ise hala soru olarak karşımıza çıkıyor; ABD ekonomisi baskılanan küresel ekonomide pozitif ayrışmasını ne kadar süre koruyabilecek?
GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.