Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Gübre Sektörü
1 Ekim 2023 itibarıyla geçiş dönemi başlayan SKDM gelecek dönemde küresel ticaretin odak noktası haline gelecek. Dolayısıyla düzenlemeden daha az etkilenmek için şirketlerin yol haritaları önem arz edecek. Önceki raporlarımızda SKDM hakkında detaylı bilgileri paylaşmıştık. Raporumuza ulaşmak tıklayabilirsiniz. Genel olarak SKDM’nin etki edeceği sektörler;
- Demir – Çelik
- Çimento
- Gübre
- Elektrik
- Alüminyum
- Hidrojen
olarak sıralamıştık. Bu bağlamda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Demir - Çelik Sektörü hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Çimento Sektörü hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
→ Borsa İstanbul’da Kimya Petrol Plastik Sektörü altında işlem gören 42 tane şirket bulunmaktadır. Gübre sektörüne dahil edilebilecek şirketlerde Kimya Petrol Plastik sektörü adı altında işlem görmektedir. Aşağıdaki tabloda kimyevi gübre üretimi ve satışı, kompoze gübre üretimi ve satışı gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketler kutucuk içinde gösterilmiştir. Ek olarak Holding sektöründe bu durumdan etkilenecek olan Tekfen Holding’ede tablomuzda yer verdik.
Not: Veriler 17.10.2023 kapanış bilgilerini içermektedir.
Ürün Kapsamı Tablosu
Kaynak: SKDM Tüzüğü
Üretim esnasında sebep oldukları karbon emisyonu yoğun olan şirketlerin, üretim süreçlerini yeniden düzenleyerek emisyonlarında önemli miktarda bir azalmaya gitmemeleri durumunda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'ndan ciddi anlamda olumsuz etkilenmeleri beklenmektedir.
SKDM kapsamı ürün gruplarında ülkemiz ihracatı
*Demir cevheri dahil
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı / Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu (2022)
→ SKDM kapsamına giren ürünlerde AB ülkelerine 2022 yılı ihracatımız yaklaşık 13,1 milyar ABD Doları olurken, söz konusu ürünlerde Dünya’ya ihracatımız 31,8 milyar ABD Doları tutarında gerçekleşmiştir. Bu kapsamda, 2022 yılında anılan ürünlerde AB’ye ihracatımız Dünya’ya ihracatımız içerisinde %41,5 paya sahip olmuştur.
→ Sınırda karbon düzenlemesine tabi olacak öncelikli sektörlerden olan gübre sektöründe sera gazı salımının azaltılmasını desteklemek amacıyla ülkemiz yol haritasının belirlenmesine yönelik proje hazırlık çalışmalarında projenin fonlayıcısı olarak EBRD ile anlaşmaya varılmıştı. Mart 2023 itibariyle T.C. İklim Değişikliği Başkanlığı ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile hazırlanmış olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının Türkiye Ekonomisine Potansiyel Etkileri çalışması tamamlandı. Rapora göre, 1 ton karbondioksit eşdeğeri için 75 avro olarak varsayılan SKDM sertifikası ücretleri 2027’de Türkiye’ye yıllık 138 milyon avro maliyete sebep olacak. Türkiye, yerel bir ETS uygulayarak SKDM’nin ekonomik etkilerini azaltabilir ve ulusal sera gazı emisyonlarını maliyet etkin bir şekilde azaltabilir. Böylece Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın Türkiye’nin ihracat hacmini azaltmasının önüne geçilebilir. Mevcut teklife göre, SKDM'den tamamen muaf olmak için tek doğrudan seçenek AB ETS kapsamına girmek veya bağlantılı bir ETS kurmaktır. Ancak teklif, ürünün menşe ülkede bir karbon fiyatına tabi olması halinde teslim edilecek SKDM sertifika sayısının azaltılabileceğini onaylamaktadır. Bu fiyat, ürünün ihracatta herhangi bir vergi iadesi veya başka bir tazminat almamış olması koşuluyla, AB ithalatçısı için düşülecektir. Bunun uygulamada nasıl işleyeceğine ilişkin belirli süreç henüz geliştirilmemiştir. Bu nedenle, yurt içinde uygulanan karbon fiyatlandırma tedbirleri, Türk ürünlerinin karbon yoğunluğunu ve ithalatçıların bu ürünler için ödemek zorunda kalacakları SKDM maliyetlerini azaltabilir. Ayrıca, Türkiye'de karbonsuzlaşmayı daha da hızlandırmak için hükûmet tarafından tamamlayıcı politikalar düşünülebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı’na göre Türkiye'nin 2030 yılına kadar tarım sektörüne yönelik ana azaltım politikaları aşağıdaki gibidir:
- Hayvan yemi rasyonlarının düzenlenmesi ile metan emisyonlarını kontrol altına almak,
- Bitkisel üretimde optimum nitrojen gübre kullanımını sağlamak,
- Biyogaz tesislerinde gübreleme sürecini artırmak,
- Bitkisel üretimde azotlu gübrelerin kullanımını azaltmak ve bunlara alternatif olarak baklagilleri kullanmak,
- Sığır yetiştiriciliği, rasyonlu besleme, ve hayvan sayılarının düzenlenmesine yönelik uygulamaları iyileştirmek,
- Enerji üretimi amacıyla tarımsal biyokütle kullanımı ve gübreden metan üretimini iyileştirmek; yüzey altı sulama sistemi kullanılarak pirinç yetiştirme teknolojilerini geliştirmek,
- Mineral ve organik gübreleri uygulama yöntem ve standartlarını iyileştirmenin yanında bitkisel ürün tahsisini optimize etmek,
- Çiftçileri yeni yöntem ve teknolojiler hakkında eğitmek,
- Ekim nöbeti, agroteknik tahmin geliştirme, ve kuraklık, su ve rüzgar erozyonunu azaltmaya yönelik toprak koruma uygulamaları gibi, tarımla ilgili uyum önlemleri de dahil olmak üzere, gıda güvenliğine karşı doğal tehlikelere yönelik risk azaltım uygulamalarını iyileştirmek,
- Havzada kullanım amaçlı mevcut su hacminin değerlendirmek ve su tahsis planları ile mevcut suyu sektörel kullanım (sulama, sanayi, enerji üretimi, vb.) ve ekosistemi koruma amaçlı paylaştırmak.
Yeşil Büyümede Gübre Sektörü İçin Ar-ge ve Yenilik Konuları
- Organik ve Organo-mineral Gübre Üretim Teknolojileri
- Yenilenebilir ve yeni nesi enerji sistemlerinin organik gübre üretimindeki fermantasyon, kurutma, hijyenizasyon ve buharlaştırma proseslerinde kullanım
- Aerobik/Anaerobik fermente gübre üretiminin yaygınlaştırılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi ve pilot gösterimlerin yapılması
- Besin içeriği yüksek organo-mineral gübrelerin üretimine yönelik yenilikçi organik ve kimyasal katkıların ve proseslerin öncelikli olarak yerel kaynaklar kullanılarak tasarlanması
- Biyostimulantların, öncelikli olarak yerel kaynaklardan geliştirilmesi
- Mineral Gübre Üretim Süreçleri
- Kompoze gübre üretim süreçlerinde geri kazanıma ilişkin yöntemlerin geliştirilmesi
- Azotlu gübre üretim sürecinin hammadde, katalizörler açısından iyileştirilmesi, daha verimli hale getirilmesi ve azot gazı emisyonlarının düşürülmesine ilişkin teknolojilerin geliştirilmesi
- Sülfirik asit üretim sürecinde döngüsel proseslerin tasarlanarak enerji-kaynak verimliliği sağlanması ve sülfür dioksit emisyonlarının azaltılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi
- Fosforik asit üretim sürecinde döngüsel prosesler tasarlanarak verimlilik artışı ve emisyon azaltımı sağlanmasına yönelik teknolojilerin ve uygulamaların geliştirilmesi
- İleri Teknoloji Gübreler
- Gübre etkinliğini artıracak yeni nesil aktivatör, kaplama, inhibitör ve benzeri maddelerin üretimine ve uygulamalarına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi
- Nanogübrelerin ekonomik ve ekolojik üretimine yönelik teknolojilerin geliştirilmesi ve pilot gösterimlerin yapılması
- Yavaş salımlı ve kontrollü salımlı gübrelerin üretilmesi ve ilgili teknolojilerin geliştirilmesi
- Gübrelerin Etkin Kullanımı
- Toprak ve bitki analizlerinin izlenmesi ve değerlendirilmesi için yeni teknolojilerin geliştirilmesi
- Biyosensör teknolojilerinin geliştirilmesi
Not: TUBİTAK 1704 SAYEM Yeşil Dönüşüm Çağrısı raporu referans alınmıştır.
Genel Değerlendirme;
SKDM sürecine bakıldığında şirketlerin karbon ayak izlerini 2026 yılından önce hesaplamaya başlamış olması, emisyon kaynaklarını tespit etmesi, verilerini 2026 yılına kadar eksiksiz elde edebilecek hale gelmesi ve karbon ayak izi hesaplanması sistemine adapte olması için oldukça önem taşımaktadır. Mekanizmadan etkilenebilecek şirketleri GUBRF, HEKTS, EGGUB, BAGFS, TARKM ve TKFEN şeklinde sıraladık. Holding tarafında TKFEN’i listeye eklememizin sebebi de gübre alanında faaliyet gösteren bağlı ortaklıları ve iştirakleri yoluyla dolaylı yoldan SKDM’den etkilenebileceği düşünülmektedir. Diğer şirket gruplarında ana faaliyet alanları çoğunlukla gübre üretimi ve satışı olması sebebiyle doğrudan etki görmesi kaçınılmaz durumdadır. Ek olarak tarım alanında faaliyet göstermeye başlayacak olan şirketler bulunuyor olsa da önümüzdeki süreçte SKDM’den ne yönde etkilenecekleri hakkında gelişmeleri de takip ediyor olacağız. Öte yandan mekanizmanın uygulanmasının AB'nin altıncı büyük ticaret ortağı olan Türkiye'yi yükselen maliyetlerle karşı karşıya bırakması ve potansiyel olarak Türkiye'nin rekabet gücünü etkilemesi ve GSYH'nin büyümesi ve istihdam üzerinde kısa vadeli etkilere yol açması beklenmektedir. Bu nedenle, SKDM Türkiye ekonomisine önemli riskler oluşturmakta ve hem devletin hem de sektörün bu riski uygun şekilde yönetmek için gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Şirketlerin bu ekonomik dönüşüme hangi hızla adapte olacağı mali yapıları üzerinde etkili olacak ve şirketlerin dönüşüme uygun pozisyon almaları ise fırsat yaratacaktır. Bu kapsamda sektör bazlı çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bir sonraki raporumuzda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının etki ettiği elektrik sektörünü inceleyeceğiz.