Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Elektrik Sektörü
1 Ekim 2023 itibarıyla geçiş dönemi başlayan SKDM gelecek dönemde küresel ticaretin odak noktası haline gelecek. Dolayısıyla düzenlemeden daha az etkilenmek için şirketlerin yol haritaları önem arz edecek. Önceki raporlarımızda SKDM hakkında detaylı bilgileri paylaşmıştık. Raporumuza ulaşmak tıklayabilirsiniz. Genel olarak SKDM’nin etki edeceği sektörler;
- Demir – Çelik
- Çimento
- Gübre
- Elektrik
- Alüminyum
- Hidrojen
olarak sıralamıştık. Bu bağlamda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Demir - Çelik Sektörü hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Çimento Sektörü hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması / Gübre Sektörü hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
→ Borsa İstanbul’da ELEKTRİK Sektörü altında işlem gören 29 tane şirket bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda sektöre dahil olan şirketler ve temel piyasa çarpanları bulunmaktadır.
Not: Veriler 24.10.2023 açılış bilgilerini içermektedir.
→ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre; 2023 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla ülkemiz kurulu gücü 105.668 MW’a ulaşmıştır. 2023 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; %29,9’u hidrolik enerji, %24,0’ı doğal gaz, %20,6’sı kömür, %11’i rüzgâr, %10,3’ü güneş, %1,6’sı jeotermal ve %2,6’sı ise diğer kaynaklar şeklindedir. Ayrıca Ülkemizde elektrik enerjisi üretim santrali sayısı, 2023 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla 12.562’ye (Lisanssız santraller dâhil) yükselmiştir. Mevcut santrallerin 753 adedi hidroelektrik, 68 adedi kömür, 363 adedi rüzgâr, 63 adedi jeotermal, 343 adedi doğal gaz, 10.479 adedi güneş, 493 adedi ise diğer kaynaklı santrallerdir.
Türkiye Elektrik İletim İstatistikleri (23.10.2023)
Kaynak: TEİAŞ
Ürün Kapsamı
Kaynak: SKDM Tüzüğü
Elektrik, modern toplumlarda yaşamın birçok alanında merkezi bir öneme sahiptir ve elektrikli araçların ve ısı pompalarının kullanımının yaygınlaşmasıyla ulaşım ve ısıtmadaki rolü arttıkça daha da önemli hale gelecektir. Enerji üretimi şu anda küresel düzeyde en büyük CO2 emisyonu kaynağıdır, ancak aynı zamanda güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla yaygınlaştırılması yoluyla net sıfır emisyona geçişe öncülük eden sektördür. Küresel düzeyde, yenilenebilir enerji teknolojileri, elektrik arzından kaynaklanan emisyonları azaltmanın en mükemmel yoludur.
Bu bağlamda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın geçiş sürecinin başlamış olmasıyla beraber karbon karbon kaçağı riski taşımayan fosil yakıtlı elektrik üretimi ve hidrojen sanayilerinin de SKDM’ye pilot aşamada maruz kalacakları söylenebilir ve fosil yakıtlı enerji üretimi yapan sanayinin yeniden yapılanması gerekecektir.
→ Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2021 yılında yayımladığı 2050'ye kadar dünyanın net sıfır karbon emisyonuna ulaşması için gerekli olan adımlarını içeren raporuna göre karbonsuzlaşma hedefine ulaşmak için 7 temel unsur bulunmaktadır.
Bu unsurlar şu şekildedir;
- Enerji verimliliği
- Davranış değişiklikleri
- Elektrifikasyon
- Yenilenebilir enerjiler
- Hidrojen ve hidrojen bazlı yakıtlar
- Biyoenerji
- Karbon tutma ve Depolama
Karbon yakalama kullanma ve depolama temiz enerji geçişlerinde büyük bir role sahiptir. Bu sistem genellikle fosil yakıtları veya biyokütleyi yakıt olarak kullanan enerji üretimi veya endüstriyel tesisler gibi büyük nokta kaynaklardan CO2’nin yakalanmasını içerir. Karbon yakalama kullanma ve depolama, mevcut enerji ve endüstriyel tesislere uyarlanarak bunların sürekli çalışmasına olanak sağlar. Azaltılması zor sektörlerde daha önceki raporlarımızda bahsettiğimiz demir- çelik, çimento gibi sektörlerde emisyonlarla mücadele edebilir. Düşük maliyetli, düşük karbonlu hidrojen üretimini mümkün kılabilir ve teknik olarak azaltılması zor olan emisyonları dengelemek için havadaki CO2’yi kaldırabilir.
→ Tamamen karbondan arındırılmış bir elektrik sektörü, net sıfır enerji sisteminin en temelini oluşturmaktadır. Elektrik, modern ekonomilerin odak noktasında yer almaktadır. 2050 Yılına Kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosunda nihai enerji tüketimindeki payının bugün %20'den 2050 yılına kadar %50'nin üzerine çıkması öngörülmektedir. Azaltılmamış fosil yakıtlar şu anda toplam küresel elektrik üretiminin %60'ından fazlasını oluşturmaktadır. Net Sıfır Senaryosu ile tutarlı olması için bu payın 2030 yılına kadar hızla %30'un altına düşmesi gerekiyor. Bu dönüm noktasına ulaşmak için düşük ve sıfır emisyonlu kaynakların dağıtım hızının önemli ölçüde artması gerekmektedir.
→ IEA'nın 2050'ye kadar Sıfır Karbon Emisyon Senaryosu (NZE), küresel enerji sektörünün 2050'ye kadar net sıfır CO2 emisyonuna ulaşmasını sağlayan bir yol haritasıdır. Aynı zamanda 2030'a kadar evrensel enerji erişimini ve hava kalitesinde büyük iyileştirmeleri de gerçekleştirmeyi hedefler. Aşağıdaki tabloda bu çalışmaların hangi alanda ve hangi seviyede olduğu görülmektedir.
Kaynak: IEA
Tabloda yer alan renkler şunları ifade etmektedir:
Yeşil: Eğer yakın trendler devam ederse, 2030'da bu alan rahatlıkla 2050'deki Sıfır Emisyon Senaryosu'yla uyumlu olacak.
Sarı: Yakın trendler olumlu ve genellikle 2030'da 2050 Sıfır Emisyon Senaryosu yolunda ilerliyor. Ancak ilerleme daha hızlı olmalı, çünkü yakın trendlerin hızlandırılmadan devam etmesi, hala 2050 Sıfır Emisyon Senaryosu yolunun gerisinde kalır.
Kırmızı: Yakın trendler ya yanlış yönde ya da 2030'a kadar 2050 Sıfır Emisyon Senaryosu yolunda yetersizdir. Bu, belirli yönlerde veya bölgelerde olumlu gelişmeler olabileceği anlamına gelmez; ancak küresel düzeyde çaba konusunda büyük bir değişim gerekmektedir.
Türkiye Ulusal Enerji Planı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafınca hazırlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışması 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Arz Güvenliği başlıklı 20 nci maddesi ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu Ek Madde 2 gereğince hazırlanmış olup çalışma ufku ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi esas alınarak 2035 yılına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Ülkelerin net sıfır emisyon hedeflerine ulaşabilmesi için birçok alternatif bulunmakla birlikte her alternatif farklı zorluklar içermektedir. Bu süreç, tüm sektörlerde büyük bir dönüşümü ve önceki dönemden farklı bir sistem bakışını gerektirmektedir.
Plandaki senaryoya göre;
2020 – 2035 döneminde elektrik tüketimi 510.4 TWh’e yükselecek. Elektrikteki kurulu güç ise 189.7 MW’a çıkacak.
Plana göre elektrik üretiminin ise 2035 yılında aşağıdaki gibi şekillenmesi öngörülüyor:
- Güneş: 52.9 GW
- Hidroelektrik: 35.1 GW
- Rüzgar: 29.6 GW
- Jeotermal ve Biyokütle: 5.1 GW
- Doğal gaz: 12.4 GW
- Nükleer: 7.2 GW
Ayrıca, hidrojende 5 GW elektrolizör kapasitesine ulaşılması ve batarya kapasitesinin de iki saat dolum süresi ile 7.5 GW’a ulaşması öngörülüyor. Batarya kapasitesinde, 2030 yılında 2.1 GW’a ulaşılması bekleniyor. Planlama çalışmasında elektrikli araç gelişimi önem arz etmektedir. 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşılabilmesi için elektrikli araç sayısının aşamalı olarak artması gerekmektedir. Elektrikli araç sayısının gelişimine ilişkin 2035 yılına kadar olan gelişimde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından temin edilen senaryolar dikkate alınmış olup, aynı trend korunarak 2053 yılı öngörüleri oluşturulmuştur.
Genel Değerlendirme;
Elektrik sektöründe uyum çalışmalarına başlamış olan şirketler olduğu ve bu şirketlerin dünyada yükselen bir değer olarak kabul edilen çevre ve sürdürülebilirlik uygulamalarındaki gelişmelerle birlikte (Paris Anlaşması ve İklim Hedefleri, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması) karbon kredisi fiyatlarının ve dolayısıyla karbon kredisi gelirlerinin güçlenmesi beklenebilir. Diğer yandan IEA'nın 2050'ye kadar Sıfır Karbon Emisyon Senaryosu’nu içeren tabloda görüldüğü gibi birçok bileşen henüz küresel düzeyde tam olarak yolunda ilerlememiş olsa da, temiz enerji teknolojisinin yaygınlaştırılmasına ilişkin ilerleme ivme kazanıyor ve buna da örnek olarak solar PV, elektrikli araçlar ve aydınlatma gösterilebilir. Elektrik üretimi ve binek otomobiller gibi enerji sisteminin temiz teknolojilerin halihazırda mevcut olduğu ve maliyetlerin hızla düştüğü kısımlarında ilerleme daha hızlı gerçekleşiyor. Ancak net sıfır emisyona tam geçiş, enerji üretimi ve kullanımının tüm alanlarının karbondan arındırılması gerekiyor. Son birkaç yılda inovasyon konusunda olumlu adımlar atılsa da bu alanlara yönelik yeni düşük emisyon teknolojilerinin yakın zamanda uygulamaya konulması için hızlanmaya ihtiyaç olduğu bilinmektedir. İlerlemeyi tüm bölgelere, özellikle de gelişmekte olan pazarlara ve gelişmekte olan ekonomilere yaymak için daha güçlü uluslararası işbirliğine ve sağlam politika geliştirmeye ihtiyaç olduğu da unutulmamalıdır. Gelecek dönemde Türkiye tarafında ve Global çapta emisyon azaltımı çalışmaları zorlu geçecek olsa da ivmesini artırarak devam edecektir. Bu kapsamda sektör bazlı çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bir sonraki raporumuzda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının etki ettiği Alüminyum sektörünü inceleyeceğiz.
Grafiğin içindeki tabloda da görüldüğü gibi sektörler arasında en geri kalmış sektör elektriktir. Teknik olarak baktığımızda Elektrik Sektörü 1998 Temmuz’da 228,00 Dolar ile zirve seviyesine ulaşmıştır. 24 Ekim 2023 tarihi itibarıyla zirvesinden uzaklığı %956 düzeyindedir. 25 yıldır geri çekilme eğilimi süren sektörün uzun vadeli dönemde yükseliş potansiyeli ivme kazanabilir. Yıl içinde sektördeki şirketlere olan talebin artmasıyla birlikte fiyat anlamında önemli reaksiyonlar oluştuğu görülmektedir. Fiyat artışlarıyla birlikte çarpan bazında da yükselişler dikkat çekmektedir. Gelecek dönemlerdeki finansal sonuçlarında olumlu gelmesi halinde paralel düzeye gelecek olan çarpanlar olumsuz bir görüntü yaratmayacaktır. Bununla birlikte sektöre olan talebin ilerleyen dönemlerde artacağı düşünülebilir.