Trump 2.0 : Hızlı Başlayan İkinci Dönem Piyasaları Hareketli Tutuyor
Trump, bir dönem yerini Demokrat Parti’den Biden’a bırakmasının ardından Kasım’da seçimi kazanarak 20 Ocak’ta tekrar göreve başladı. Trump’ın anketlerde güç kazandığının görülmesinden bu yana seçim vaatleri ile piyasalar yüksek volatilitede seyrediyor.
Yeni Başkanın en büyük avantajlarından biri Kongre’nin hem Temsilciler Meclisi, hem de Senato tarafında çoğunluğu sağlamış olması. Bu da kararların uygulanabilirliği konusunda kolaylık sağlıyor. Ancak volatiliteyi artıran daha çok Trump’ın vaatleri. Kripto piyasasından göçmen politikasına, ticari ilişkilerden yapay zeka ve enerjiye kadar pek çok alanda, Demokratların zıttı bir politika izlemesi, piyasaların bu gelişmelere ayak uydurması sırasında varlık fiyatlarında hareketliliği de artırıyor.
Tarifeler: Çin, Kanada ve Daha Fazlası
Trump “Önce Amerika” mottosuyla hareket ediyor. Seçim vaatleri buna göre şekillendi. Göreve gelmesinin ardından izinsiz göçmen ve yasadışı madde ticaretini gerekçe göstererek Kanada ve Meksika’dan ithalata 25%’e vatan tarifeyi devreye soktu. 1 Şubat’ta yürürlüğe girecek bu uygulama ile birlikte hammaddeden otomotive kadar birçok alanda fiyatların artması söz konusu. Zaten bu ve bundan sonra değineceğimiz tüm başlıklar, enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturacak unsurlar.
Tarifeler Trump yönetimi tarafından önemli bir müzakere aracı olarak kullanılacak ve bu konuda en çok merak edilen konu ise Çin. Yapay zekadan otomotive kadar birçok alanda son yıllarda artan rekabet, Çin’in ABD pazarında daha aktif olması gibi konular nedeniyle Trump ticaret dengelerinin adil olmadığını düşünüyor. Çin’e uygulanacak ek tarifeler de seçim vaatleri arasındaydı. Ancak henüz sözlü uyarıdan öteye geçemedi. Buna iki açıdan yaklaşmakta fayda var. Tarifeler ticareti soğutarak büyümeyi baskılayıp, tedarik sorunlarına yol açabilir ve bu kısa – orta vadede fiyatları yukarı çekebilir. Daha ileri vadede ise iki tarafın da kendi üretimini ve alternatif pazar arayışına mecbur kalmasıyla belki de Çin’i bir numaraya çıkaracak bir rota oluşturabilir.
Trump, hali hazırda evrensel olarak uygulanması gereken 2,5%’luk tarifeyi gündeme getirirken, son açıklamalarında 2,5%’in de üzerinde oranlar uygulanmasını planladığını belirtti. Bu ajandanın bir bölümünde Avrupa Birliği ile ticari çatışma da büyük ihtimalle yerini alacak.
Yapay Zeka Atılımı
Trump yemin töreniyle birlikte yapay zeka sektöründe 500 milyar doları aşan bir ortak organizasyon kurulmasını da teşvik etti. Bunun üzerinde çok süre geçmeden, Çinli DeepSeek şirketi, alışılagelen yüksek maliyetleri altüst eden bir girişim sermayesi ile geliştirdiği yapay zeka platformunu duyurdu. Bu Nvidia’nın bir günde 17% kayıpla piyasa değerinin 593 milyar dolarını silerek tarihin en yüksek piyasa kaybı olarak kayda geçti. DeepSeek’in kalıcı etkilerini tartmak için çok erken. Ancak bu bir ilk ve başarısız olsa bile, Çin’in daha ucuz maliyet silahını kullanma gücünü bir kez daha gösterdi.
Ancak bu Trump’ın yapay zeka yatırımlarının olumsuz yorumlanması için bir gerekçe değil. Nvidia gibi devlerin yanı sıra, orta ölçekli veya Nvidia’nın peşi sıra gelen Broadcom ve AMD gibi şirketler için de genişleme fırsatı sunabilir. Yine de Çin ile rekabetin gerçekten de çarpanların artık daha sık eleştirilebileceği bir ortam sunduğunu da göz ardı edemeyiz.
Ulusal Enerji Acil Durumu İlanı
Trump katı bir fosil yakıt taraftarı. Göreve gelmesinin ardından Ulusal Enerji Acil Durumu ilan etti. Bu da enerji projelerinin onaylanması konusunda kolaylık sağlamış oldu. Yeni Başkan fosil yakıt taraftarı olduğu gibi, yenilenebilir enerjiye de karşı durumda. Paris İklim Anlaşması’ndan çekildi ve ABD enerji üretiminin artması gerektiğini düşünüyor. Şöyle ki, ABD’de üretim 10 yılı aşkın süredir yatay kazı teknolojisi sayesinde çok verimli hale gelip hala ciddi artış kapasitesine sahip olsa da, Trump’ın ABD’yi bir şirket gibi yönetme politikası gibi, şirketler de fayda – zarar analizi yapıyor. Hali hazırda artması beklenen ABD üretimi petrol fiyatlarını baskılamış durumda. Trump’ın önce talep kanadıyla ilgili gelişmeleri devreye sokması gerekiyor. Bunun için AB’ye ticari dengelerin sağlanması için kendilerinden yüklü miktarda doğal gaz ve petrol almaları gerektiği uyarısında bulundu. Öte yandan Suudi Arabistan ve OPEC’e de üretimi tekrar artırmaları konusunda baskı yaptı.
Özetlersek, Trump eşliğinde hali hazırda artabilecek maliyetlerle birlikte soğuyabilecek talebe eşlik edecek enerji üretimi artışı, fiyatın dengede kalmasını oldukça zorlaştırabilir.
Göçmen Politikası
Biden’ın aksine Trump, oldukça katı bir göçmen politikası izliyor. Hali hazırda ABD’ye izinsiz olarak geçen göçmenleri de ülkelerine geri gönderme konusunda kararlı. Karşı ülkenin buna uymaması durumunda neler olabileceğini ise Kolombiya’da gördük. Trump Kolombiyalı kaçak göçmenleri ülkelerine yollarken, Kolombiya ilk başlarda buna karşı çıktı. Trump’ın tarife tehdidi ile üzerinden 24 saat geçmeden Kolombiya şartları kabul etti.
Bunun ekonomiye yansıması ise istihdam maliyetlerinin artması ile karşımıza çıkacak. Göçmenlerin özellikle inşaat sektöründe yoğun olarak ve görece ucuz maliyetlerle istihdam edildiği biliniyor. Bu da önümüzdeki süreçte enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturacak başlıklardan biri olacak.
Kripto Piyasası
Bundan bir yıl öncesine gidilse, Fed rezervleri ve Bitcoin’in aynı cümle içinde kullanılması çoğu kesim tarafından hayal olarak karşılanırdı. Ancak Kasım sonrasında bu durum yoğun şekilde tartışılıyor. Bitcoin Kasım’ın ilk haftasından Ocak’ta gördüğü zirveye yaklaşık 62%’lik bir maraton gerçekleştirdi. Bu da Trump’ın ABD’yi kripto piyasası merkezi yapma vaadinden destek buldu.
Şimdi ise Fed’in sadece Bitcoin bile değil, SOL gibi kripto para birimlerinin de rezervlerine alabileceği tartışmaları var. Bu şu ana kadar Fed yetkilileri tarafından ciddi şekilde tartışmaya açılmadı, çünkü başta belirttiğimiz gibi çok ütopik bir senaryoydu. Ancak yılın ilerleyen bölümünde bu konuyu sıkça konuşuyor olacağımızı düşünüyoruz. Bu sadece kripto para piyasasını değil, ABD’de işlem gören aracı kurum veya Bitcoin madenciliği gibi hisseleri de etkileyebilir. Regülasyonla ilgili gelişmeleri de takip etmeyi sürdüreceğiz.
İsrail, Rusya ve İran’a Karşı Tutum
Trump savaşları bitirme konusunda oldukça iddialı vaatlerde bulunmuştu. İsrail ile Hamas arasında ateşkes gerçekleşti. Rusya ile Ukrayna konusunda ise iyimserlik hakim. Trump’ın bu konuda daha ılımlı bir politika izleyerek savaş konusunu gündemden çıkarma planı var görüntüsü hakim. Bu durumdan etkilenen altın gibi yatırım varlıklarının yanı sıra, konunun içinde Rusya ve İran olması nedeniyle enerji piyasasını da etkilemesi bekleniyor. Bu aynı zamanda Trump’ın fosil yakıt üretiminin artırılması planına da uyum gösteren bir politika olacaktır.
Enflasyon ve Fed
Trump’ın ekonomiye etkilerine bağlayabileceğimiz neredeyse tüm başlıklar, enflasyonu yukarı çekebilecek nitelikte. Hali hazırda Trump göreve başlamadan önceki dönemi kapsayan göstergeler bile, enflasyonun katı bir görüntü izlediğini gösteriyor. Zaten bu nedenle Fed, Aralık toplantısında sanılandan çok daha katı bir politika izleyeceği beklentilerini piyasa ile paylaştı. Piyasa şu an buna uyum sağlamaya çalışıyor gibi görünüyor. Ancak Trump etkisi henüz devreye girebilmiş değil. Şu an her ne kadar Fed’in yılın ilk yarısının sonlarından itibaren yeni bir faiz indirimi gerçekleştireceği şeklinde ılımlı bir beklenti olsa da, bu sabit faiz politikası, hatta yeni bir faiz artırımı gibi uç bir senaryoya bile dönebilir. Bu da hali hazırda artması beklenen maliyetler, tarifelerle birlikte yavaşlaması beklenen ticaret hacmi gibi gelişmelerin etkisini artırabilir.