Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)

Avrupanın Lokomotifi Almanya Seçime Gidiyor

18 Şubat 2025 GCM Araştırma & Analiz- Araştırma & Analiz FOREX

2021’den bu yana süren SPD-Yeşiller ve FDP koalisyon hükümeti, son dönemde gittikçe derinleşen tartışmalar sonrasında, 6 Kasım 2024’te erken seçim kararıyla son kullanım tarihini belirledi. Erken seçim ilanı sonrasında gözler olası koalisyona ve bu koalisyonlardan doğabilecek politikalara çevrildi. Avrupa’nın en büyük ekonomisinde seçim belirsizliğinin yeni bir koalisyon krizine dönüşüp dönüşmeyeceği, hali hazırda tarifeler ile artan riskler arasında yakından takip ediliyor.

Trafik Işığı Koalisyonu

Almanya'da 8 Aralık 2021’te göreve gelen ve normalde 28 Eylül 2025 Federal Meclis seçimlerine kadar sürmesi planlanan 3 partili federal hükümette sona gelindi. Şansölye Olaf Scholz’un üyesi olduğu SPD (kırmızı), FDP (sarı) ve Yeşiller (yeşil) koalisyonu uzun süredir gerileme trendini sürdürüyordu. Geride kalan 3 yıl boyunca koalisyon içerisindeki tartışmalar ve görüş ayrıkları kamuoyunu yeterince meşgul ederken, Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası yaşanan enerji krizi, yüksek enflasyon ve ekonomide devam eden durgunluk, koalisyona olan hoşnutsuzluk seviyesini yükseltti.

Koalisyonun Çöküş Süreci ve Erken Seçim Kararı

Yenilenebilir enerji politikaları, savunma harcamaları ve bütçenin kullanımı temel görüş ayrılıklarını oluşturarak seçime giden süreci hazırlayan başlıklar oldu.

  • Yeşiller, iklim değişikliğiyle mücadele yanlısı ve buna yüksek bütçeler ayırmayı planlıyor. FDP ise buna karşı çıkıyor ve bütçenin başka alanlarda kullanılmasını istiyor.
  • Savunma harcamaları konusunda üç ayrı görüş hakim. SPD Ukrayna’daki savaş ardından savunma harcamalarını artırma taraftarı. Fakat FDP bunu yaparken, bütçe açığını artırmamak için sosyal harcamaların kesilmesini savunuyor. Yeşiller ise savunma harcamalarının, iklim değişikliğiyle mücadele bütçesini kısıtlayacağını düşünüyor.
  • İpler 2024’ün sonbaharında koptu. FDP Lideri Lindner, hükümetin enerji politikalarını “trajedi” olarak değerlendirdi ve koalisyondan ayrılma tehdidinde bulundu. Bunu da Kasım ayı başında gerçekleştirdi.
  • Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, anayasal prosedürleri başlatarak erken seçim kararı aldı. Erken seçimlerin 23 Şubat 2025'te yapılması kararlaştırıldı.

Alman Ekonomisi

Almanya, Avrupa'nın birinci, Dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi konumunda yer almaktadır. Güçlü ihracat ve imalat yapısı ile ekonomisinin büyüklüğü nedeniyle, Euro Bölgesi için de önemli bir gösterge olarak takip edilmektedir.

Son yıllarda resesyon korkusu ile mücadele eden Alman ekonomisinin son dönemdeki gerilemesinin arkasında bir dizi iç ve dış faktör bulunmaktadır. Bunlarda başlıca bahsetmek gerekirse;

  • Enerji Sorunu: Rusya’nın Kırım’ı ilhakı (2014) sonrası ülkeye yönelik yaptırımlar enerji alanını da kapsıyordu. Bu da Almanya’nın enerji maliyetlerini yükseltti ve enflasyonda da dalgalanmaya neden oldu.
  • Sanayi Sektöründeki Zorluklar: Almanya'nın ekonomik bel kemiğini oluşturan otomotiv sektörü, elektrikli araç üretiminde geri kalmış ve Çin gibi ülkelerdeki pazar payını kaybetmesine neden oldu. Ayrıca, Çinli rakiplerin artan rekabeti, Alman üreticilerin küresel pazardaki konumunu olumsuz etkilemiştir.
  • Yapa Zeka Ve Dijitalleşme: Dijitalleşme ve altyapı yatırımlarındaki eksiklikler yüzünden, Almanya'nın ekonomik büyümesini sınırlayan diğer önemli faktörler arasında yer almaktadır.
  • Demografik Zorluklar Ve İşgücü Piyasası: Almanya, yaşlanan nüfusu ve vasıflı işgücü eksikliği nedeniyle ekonomik büyüme konusunda zorluklar yaşamaktadır.

Seçimlerin Küresel Ekonomi Ve Jeopolitik Riskler Üzerinde Etkisi

Seçim belirsizlik anlamına gelse de, yürümeyen bir koalisyonun fesih edilmesi piyasalar tarafından ilk aşamada olumlu olarak karşılandı. Ancak yeni seçim daha büyük bir belirsizliği beraberinde getiriyor.

Seçilecek hükümetin büyük ihtimal koalisyon yapısında olması nedeniyle ne kadar fikir birliği olacağından, politikalarının ne kadarını yerine getirebileceği gibi birçok konu dışında ekonomi alanında da doğrudan etkisi olacaktır. Sol görüşlü hükümetler sosyal harcamaları yüksek tuttukları için kısa vadede büyümeye teşvik edebilir fakat uzun vadede borç seviyelerinin artmasına da olanak sağlayabilir. Sağ görüşlü hükümetler ise vergi indirimi, serbest ekonomi politikalarını gibi konularda

ön planda olurlar. Böylesi bir tabloda ise bazı sektörlerde büyümeyi hızlanırken gelir eşitsizliğini de beraberinde getirebilir.

Euro Ve Dax40 Üzerindeki Etkisi

Belirsizliğin kaynağını Alman varlıkları oluşturacağı için, bu süreçte Euro ve DAX40 gibi enstrümanlarda daha temkinli ve hareketli bir süreç görülebilir.

Uzun vadedeki değerini görebilmek için ise seçilecek hükümetin rolü büyük olacaktır. Eğer yeni seçilecek hükümet AB’yi ve Euro’yu savunan politikaları devam ettirirse ve piyasalarda istikrarı oluşturursa, Euro yatırımcılar için cazip hale gelebilir. Fakat tersi görüşte bir hükümetin seçilmesi durumunda (örneğin Brexit benzeri bir senaryo) Euro’nun değer kaybetmesine neden olabilir.

Küresel Jeopolitik Riskler Üzerindeki Etkisi

Almanya'nın seçim sonuçları, küresel jeopolitik riskleri de artırabilir. Özellikle ABD ile ilişkiler, NATO içindeki iş birliği ve Rusya ile olan dengeler, yeni hükümetin politikalarına bağlı olarak şekillenecektir. Sonuç olarak, Almanya'daki bu seçimler sadece ülkenin iç politikasını değil, aynı zamanda Avrupa ve dünya jeopolitiğini de derinden etkileyecek dinamiklere sahiptir.

Almanya, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısından bu yana Ukrayna'ya önemli silah ve mali destek sağlamıştır. Ancak, seçimlerin ardından oluşacak hükümetin bu desteği sürdürüp sürdürmeyeceği belirsizdir. Almanya'da seçimlerin ardından kurulacak koalisyon hükümetinin bileşimi, Ukrayna'ya yönelik politikaları doğrudan etkileyecektir. Özellikle CDU ve SPD gibi partilerin koalisyonu Ukrayna'ya desteğin devamını sağlayabilirken, AFD'nin hükümette yer alması desteğin azalmasına yol açabilir.

Artan Sağ Popülaritesi

Küresel çapta artan sağ popülizm Almanya’yı da etkisine almış görünüyor. Bunun başlıca sebepleri ekonomik kaygılar, göçmen ve mülteci krizleri, kültür ve kimlik kaybı endişesi, iç politikada karar verme mekanizmasının ağır hareket etmesi ve oluşturduğu belirsizlik, medyanın rolü, terörizm ve güvenlik kaygıları yer alıyor.

Bu gelişmelerle birlikte sağ çizgide politikalarını yürüten CDU/FDP/AFD gibi partiler önemli ölçüde güç kazandı. Göçmen politikalarında daha ılımlı olan SPD ve BSW gibi partilerin dahi göçmen karşıtı politikalara daha ılımlı hale gelmesi Almanya’da aşırı sağcılığın halk nezdindeki karşılığının ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir.

Son Seçimde Neler Olmuştu?

2021 Yılında yapılan son seçimlerde SPD (Sosyal Demokrat Parti) 25.7%, Yeşiller (Grüne) 14.8%, FDP (Hür Demokrat Parti) 11.5% oy alarak koalisyon hükümetini kurmuşlardı.

Anketler Ne Diyor?

Toplamda farklı farklı sekiz anket şirketinden aldığımız verileri hesaplayarak ortalamasını aldık. Çıkan ortalama anket sonuçlarını partilerin son seçimde aldıkları oy oranları ile kıyasladık. Ortaya çıkan sonuçlar ise şöyle;

Kaynak: https://www.wahlrecht.de/umfragen

CDU/CSU %6 artış ile %30.1’e, AFD ise %10.2 artış ile oylarını %20.5'e getirerek kazanan tarafta görünüyorken, SPD %-10.3, Grüne %-1.4, FDP ise %--7.1 düşüş ile kaybedenler tarafında görünüyor. İlk kez seçime katılacak olan BSW ise anketlerde %4.4 oy oranına sahip görünüyor.

Almanya Siyasi Partileri ve 2025 Seçim Adayları

Parti Adı

2025 Seçim Adayı

Siyasi Pozisyon

Politikalar

SPD

Sosyal Demokrat Partisi

Olaf Scholz

Merkez Sol

Sosyal adalet, refah devleti, zenginliğin yeniden dağıtımı

CDU/CSU

Hristiyan Demokrat Birliği

Friedrich Merz

Merkez Sağ

Liberal ekonomi, muhafazakâr değerler

Bündnis 90 / Die Grünen

Yeşiller

Robert Habeck

Merkez Sol

Çevre hareketi, nükleer karşıtlığı, sivil haklar

FDP

Hür Demokrat Parti

Christian Lindner

Merkez Sağ

Serbest piyasa, bireysel özgürlük, vergi reformu

DIE LINKE

Sol Parti

Heidi Reichinnek &

Jan van Aken

Sol

Göç politikaları, ırkçılık karşıtlığı, düşük gelirlilere destek

AFD

Almanya İçin Alternatif

Alice Weidel

Aşırı Sağ

AB ve göç karşıtı, ulusal muhafazakâr

Almanya Federal Cumhuriyeti Siyasi Yapısı Ve Seçim Sistemi

Almanya, 16 eyaletten oluşan federal bir devlettir. Her eyaletin kendi başbakanı ve parlamentosu bulunur. Federal hükümet genel yasaları oluştururken, eğitim ve kültür konuları eyaletlere bırakılmıştır.

Parlamento, doğrudan seçilen Federal Meclis (Bundestag) ve eyalet hükümetlerinin temsil edildiği Eyaletler Meclisi (Bundesrat) olmak üzere iki kanatlıdır.

Seçmenler iki oy kullanır:

Birinci oy ile seçim bölgesini temsil edecek doğrudan aday belirlenir. Çoğunluk sistemi geçerlidir.

İkinci oy ile parti tercih edilir ve Federal Meclis'teki milletvekili sayısı bu orana göre belirlenir.

Parlamentoya girmek için %5 seçim barajı uygulanır. Ancak bir parti en az üç seçim bölgesinde doğrudan aday çıkarırsa, bu barajdan muaf tutulur.

Hükümet, parlamentoda çoğunluğu sağlayan parti veya koalisyon tarafından kurulur. Başbakan (Şansölye), Federal Meclis tarafından seçilir ve bakanları atar. Devlet başkanı ise Cumhurbaşkanıdır.

Bu sistem, yönetimde geniş bir temsil sağlamak ve halkın her kesiminin görüşünü yansıtmak için tasarlanmıştır.

Dax40 endeksi sergilediği performans ile rekor seviyelerini sürekli olarak revize ederken özellikle Şubat ayında kaydettiği dip nokta 21280 seviyesi üzerinde Fibonacci hedefine doğru yolculuğuna devam etmektedir. Seçim ile birlikte siyasi tansiyon endekste bir düzeltme eğilimi oluşturabilir mi hususunda 23840 ve 21280 seviyeleri önemli olmakla birlikte endeksin trend yönlü stratejisini Fibonacci bölgesine taşıma ihtimali gündemimizi meşgul etmektedir. O bölümde izlenecek olası bir düzeltme senaryosuna karşın da orta – uzun vadeli pozitif iyimserliğin dramatik bir haber akışı olmadığı müddetçe desteklendiği unutulmamalıdır.

Dünyanın en önemli paritesi olarak bilinen EURUSD ise 2024 yılı son çeyreğinde ABD Dolar’ın hem gelişmekte hem de gelişmiş ülke para birimleri karşısında sergilediği güçlü seyir ile birlikte orta vadeli yükseliş trendini sonlandırarak dikkat çekti ve bu değişim ile birlikte yeni yıla 1,02 seviyesine ulaşarak 1 Euro = 1 Dolar sloganının ortaya çıkmasını sağladı. Özellikle ECB’nin Fed ile kıyaslamasında daha fazla faiz indireceğine yönelik düşünce ve ABD Dolar’ın uluslararası arenada Trump sebebiyle oluşan risk ve belirsizliklerle güçlü kalacağına yönelik düşünce 2022 Eylül dip noktasını (0,9535) gündeme taşırken bugün geldiğimiz 1,05 seviyesine olan yakınlığı ile kartlar yeniden dağıtılmaktadır. Klasik Dolar Endeksinin 105 – 110 arasında bant hareketi oluşturduğu bir ortamda EURUSD paritesi de teorik açıdan 1,0200 – 1,0535 arasında dalgalanma eğilimi sergilemektedir. Siyasi arena paritenin bant dışında reaksiyon gerçekleştirebilir mi hususu yeni dönemde dikkatle takip edilmelidir. Özellikle de yeni negatif trend görünümüne adaptasyon 1,0535 altında 1,02 seviyesini tekrar gündeme taşırken 1,0535 üzerinde izlenecek kalıcı hareketlerde Euro’nun daha güçlü bir profil oluşmasını sağlayabilir. Ancak bu durum şu an ki teknik görünüm de destek bulmamaktadır. Bu açıdan EURUSD trend değişimi için destekleyici gelişmelere ihtiyaç vardır. Aksi takdirde yükselişlerin Euro’dan Dolar’a geçişine yönelik orta vadeli strateji ön planda yer almayı sürdürebilir.

GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.