Kritik Kasım: ABD’de Fed Öncesi Seçim Gündemi
Küresel piyasalar, en öne çıkan başlıklara kadar indirgersek, bir süredir Orta Doğu gündemi, Fed’in faiz indirim hızı ve Çin’deki teşviklere bağlı olarak yön arayışı içinde. Fed beyanatı 7 Kasım’da gerçekleşecek ve piyasalar 25 baz puanlık yeni bir indirime oldukça güçlü bir ihtimal veriyor. Ancak bahsettiğimiz tüm başlıkları ve Fed’in ilerleyen süreçteki rotasını etkileyebilecek kritik başlık ABD Başkanlık seçimi olacak.
GCM Yatırım olarak ABD Başkanlık Seçimine yönelik analizlerimiz ve canlı yayınlarımızla siz değerli yatırımcılarımızı bilgilendiriyor olacağız. Serimizin ilk çalışmasında seçime yönelik genel bilgiler aktaracağız.
Demokrat Parti üyesi Biden, aynı zamanda 59. ABD Başkanı olarak görev yapıyor. Ancak görev süresinde sağlık sorunları ve başkanlık tartışmasındaki zayıf performansı nedeniyle Biden başkanlık yarışından çekilerek adaylık hakkını Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e bıraktı. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı ise, Biden öncesi Başkanlık görevini üstlenen Donald Trump.
ABD’de seçmenler 5 Kasım Salı günü oy kullanarak 538 üyeye sahip Seçiciler Kurulu’nda çoğunluğa sahip olmaya çalışan partileri destekleyecek. Kurul’da 270 ile çoğunluğa sahip olan parti, Başkan ve Başkan Yardımcısını seçecek. Önceki seçimde dağılım aşağıdaki grafikte görülebilir;
Seçimde aynı zamanda ABD Kongresi’nin alt kanadı olan ve 435 sandalyeye sahip Temsilciler Meclisi ile 100 sandalyeye sahip Senato için karar verilecek.
Şu an Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk 220 üye ile Cumhuriyetçilerin elinde. Senatoda da bağımsız adayların dışarıda tutulmasıyla birlikte 49 sandalyeye sahip Cumhuriyetçiler çoğunluk durumunda. Partilerden birinin Kongre’nin iki kanadında da söz sahibi olması politikaların uygulanabilirliği açısından önemli bir avantajken, Başkan’ın da aynı partiden olması yasa ve kararların onaylanması açısından yine ek fayda sunar. Ancak Kongre’nin iki kanadında da güç sahibi tek parti olduğu takdirde, Başkan’ın veto yetkisinin de sınırları bulunmakta.
Bu açıdan ABD Başkanlık seçimi tüm detayları ile küresel piyasaların hareketli bir hafta geçirmesine neden olabilir. Özellikle sonuçların parça parça açıklanacağı sayım sürecinde, gelecek haberlerle birlikte oluşabilecek anlık fiyatlamalar, yatırımcıların risk yönetimini etkin kullanmasını daha gerekli hale getirmekte.
Temsilciler Meclisi Sandalye Dağılımında Son On Yıl
Temsilciler Meclisi için oylama iki yılda bir yapılıyor. 2014 yılındaki seçimlerden itibaren sandalye dağılımları şu şekilde oluştu;
Senato Sandalye Dağılımında Son On Yıl
Mevcut ivmeye bakıldığında, Senato’da çoğunluğu Cumhuriyetçi Parti’nin elde etmesine daha güçlü ihtimal olarak bakılıyor. Temsilciler Meclisi için ise anketler başa baş bir sonuç ortaya çıkarıyor. Tarihsel seyir, Cumhuriyetçi Parti lehine bir tablo ortaya koysa da, Demokratların anketlerde bir miktar daha güçlü olacağı ihtimalinin öne çıktığını görüyoruz.
Başkanlık için uygulanan anketler, kurumların yakın olduğu taraflara göre oldukça farklı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Anketler önümüzdeki süreçte bir miktar daha net bir tablo sunmaya başlayabilir. Bazı anketlerde Trump açık ara önde görülürken, bazılarında Harris önde. Ancak bizim burada dikkat çekmek istediğimiz kısım neredeyse tüm anketlerde görülen “eğilim”.
Biden’ın adaylıktan çekilip yerini Harris’e bırakması ardından, grafikte Ağustos ayı ile birlikte Cumhuriyetçilerde (mavi) ivme kazanımı görülebilir. Ancak bu ivme kazanımının Eylül ortasından itibaren sona erdiği görülüyor. Bunlar arasında Trump’a yönelik saldırı girişimleri ve bazı yan başlıklar etkili oldu. Bunlar arasında, son olarak Harris’in televizyonda yaptığı söyleşide kamuoyunu pek de tatmin edemeyişinin etkisi de var.
Etki açısından değerlendirildiğinde ise Trump lehine eğilimin enflasyonist ortam beklentilerini güçlendirdiği net şekilde görülüyor. Özellikle Ekim ayının ilk çeyreği ardından Cumhuriyetçi adayın anketlerde güç kazanımına tahvillerdeki satışın eşlik ettiği görülüyor. Güç kazanımının zirveye ulaştığı kısımda ABD 10 yıllık tahvil faizi 4,22%’ye kadar tırmandı. Ons altın ise hali hazırda Orta Doğu riskini fiyatlayan kesimin ağırlığı nedeniyle şimdilik bu duruma uyumlu hareket sağlayabilmiş değil.
İki adayın ekonomiye olası etkilerine ilişkin politikalarında bazı temel farklılıklar var. Öncelikle son dönemde risk iştahını önemli ölçüde etkileyen Orta Doğu görüşü ve İsrail yaklaşımları konusunda her iki tarafında da benzer olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Trump’ın genel olarak ABD’nin dış ülkelerin politikalarına fazla dahil olma politikasını izlemediğini biliyoruz.
Trump’ın Çin konusunda yaklaşımı merak ediliyor. Son yaptığı açıklamalarda, ithalata yönelik tarifeleri yükseltme planını açıklamış, ancak Çin konusunda ılımlı ifadeler de kullanmıştı. Yine de bu ifadeler bile, enflasyonist ortamın oluşabileceği beklentilerini öne çıkardı.
Önümüzdeki süreçte anket eğilimleri, tahvil hareketleriyle daha rahat takip edebileceğimiz bu değişimin nasıl ilerleyeceğinde önemli rol oynayacak.
Seçime yönelik başlangıç bilgileri serimizde sonraki çalışmamıza seçimin piyasalar üzerindeki etkilerini değerlendirerek devam edeceğiz. Analizlerimizi tamamladıktan sonra da, 4 Kasım tarihinde “Başkanlık Seçimi Öncesi Güncel Görünüm” ve 7 Kasım tarihinde hem seçim sonuçlarını, hem de Fed beyanatına yönelik beklentiler ile sonraki dönem rotasını inceleyen yayınımızı gerçekleştireceğiz.