Merkez Bankalarının Faiz Oranı Politikasını Anlamak
Forex piyasasında takip edilen ekonomik verilerinin arasında gösterge yâda politika faiz oranı oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü faiz oranını kabaca paraya ulaşabilmenin maliyeti, ya da paranın getirisi olarak tanımlarsak, bu verinin paranın değeri ile direkt bir ilişki içerisinde olduğunu görebiliriz.
Merkez bankaları,para politikalarına bağlı olarak faiz oranı silahını piyasalara müdahale etmek amacı ile sık kullanırlar. Ülke ekonomilerindeki duruma göre bu oranı yükseltmeyi ve düşürmeyi tercih edebilirler. Para biriminin değeri üzerinde oldukça etkili bir enstrüman olması nedeni ile de merkez bankası uygulamaları arasında ‘geleneksel’ araçlar arasında gösterilebilir.
Öncelikle bankaların faiz oranı ile piyasayı nasıl etkileyebildiğini anlamak için bazı kavramlar üzerinde durulması gerekir. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz;
1) Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış olarak tanımlanır. Enflasyonist ortamlarda paranın satın alma gücü, yani değeri düşer. Genelde talebin yüksek oluşundan kaynaklanır. Aşırısı ülke için zararlı oldu gibi, çok düşük olması da ekonomide durgunluk anlamına gelir. Ekonomistlerin, %2 civarındaki enflasyonu ‘olması gereken enflasyon’ ifadesi ile tanımlanmasında fikir birliği içinde olduğunu söyleyebiliriz.
2) Deflasyon: Enflasyonun tersidir. Talebin çok düşük olduğu ortamlarda görülür. İnsanlar paralarını harcamaktan çekinir ya da para sıkıntısı içerisindedir. Tüketimin çok düşmesi ekonomide durgunluğun ortaya çıkmasına neden olur. Beraberinde de işsizlin arttığı görülür.
3) Miktar Kuramı: Piyasada bir varlığın, ürünün miktarı ne kadar çok ise fiyatı da bir o kadar düşüktür. Ancak, miktarca az olan malın fiyatı ise, o ürüne ulaşmak ya da bulmak zorlaştığı için yüksektir. Aynı kural para için de geçerlidir.
Yukarıdaki tanımlamaları yaptıktan sonra öncelikle, ülkedeki sorunun, merkez bankalarının politikalarında belirleyici bir faktör oluğunu söylemeliyiz.
Eğer ülkede (Japonya gibi) deflasyonist (durgunluk) bir ortam varsa, merkez bankası faiz oranını düşürerek, ülkedeki ekonomik aktörlerin paraya daha ucuza ve daha fazla miktarda ulaşabilmelerini sağlamaya çalışır. Daha düşük faiz oranları ile borçlanabilen girişimciler ekonomik aktivitenin, ticaretin ve yatırımların artmasına katkı sağlarlar. Bu gibi bir durumda yüksek olan (durgunluk nedeni ile) işsizlik oranı azalmaya başlar. Böylelikle daha fazla iş sahibi insan olması, tüketen ve talep eden kişi sayısının artmasına, yani enflasyonun çok düşük seviyelerden toparlanmasını sağlar.
Diğer taraftan ülkedeki sorunun yüksek enflasyon olduğunu düşünürsek, bu durumda merkez bankası, faiz oranını yükselterek,paraya ulaşabilmenin maliyetini artırmak isteyecektir. Böylelikle ekonominin içerisine miktarca daha az girebilen paranın değeri artmaya başlar. Bu da enflasyonun düşürülmesi demektir ki bu gibi bir durumda işsizliğin bir miktar artmasına katlanılmak zorunda kalınır.
Anlaşılacağı üzere merkez bankaları faiz oranlarını, dolanımdaki para miktarını kontrol edebilmek için kullanıyor. Ekonomi içerisinde dolanımda olan daha fazla para, daha fazla ekonomik aktivite, daha düşük işsizlik anlamına gelirken, daha az para, daha az ekonomik aktivite, daha düşük enflasyon, daha yüksek işsizlik demektir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi merkez bankaları ekonomilerindeki sorunun çeşidine göre faiz oranlarında değişikliğe giderler. 1929 ekonomik buhranından sonra en büyük finansal kriz olarak görülen 2008 krizinin ardından durgunluk içerisine giren gelişmiş ülke ekonomilerinin, bu sürecin aşılmasına katkı sağlamak amacıyla faiz oranlarını, tarihi rekor seviyelerine kadar indirdikleri görülür.
Bununla birlikte günümüzde bazı merkez bankaları, çok düşük faiz oranlarının yanında ‘varlık alımı’ olarak adlandırılan politikalarda uyguluyorlar. Bu yöntemde tamamen dolanımdaki para miktarını artırmaya yöneliktir ki, ekonomik aktiviteye destek sağlayabilmek için daha fazla faiz indiremeyen merkez bankalarının (çünkü zaten %0 seviyesi yakınlarında kadar indirmişlerdir), piyasadan değerli kâğıt satın alıp, dolanıma nakit para sağlaması şeklinde özetlenebilir.
Ekonomi içerisindeki bağlar doğru anlaşıldığında piyasalardaki trend oluşumları ve yönlerinin tahmini daha da kolaylaşmaktadır. Bu bağlamda ‘paranın fiyatı’ olarak merkez bankalarının faiz oranı da, özellikle Forex piyasası yatırımcısı tarafından dikkatle takip edilmeli ve doğru anlaşılmalıdır.