Merkez bankaları, fiyat istikrarını sağlamak için para politikalarını belirleme yetkisi bulunan ana otoritelerdir.
Ekonomiler aşırı ısınarak hiperenflasyon riski oluşturduğunda, bu ekonomik istikrarı bozabilir. Bu nedenle merkez bankaları, faiz oranlarını yükselterek ekonomiyi soğutmaya ve enflasyonu dizginlemeye çalışabilirler. Ekonomik aktivitede yavaşlama görüldüğünde ise, tersi bir hakaretle merkez bankaları faiz indirimi yapabilirler.
Faiz artırımı denildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde, para politikası kararlarının alındığı organ olan Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından politika faizini belirli bir seviyeden daha yüksek bir seviyeye taşınmasıdır.
Bankaların bankası olarak da bilinen merkez bankası faiz artırdığında, ticari bankaların da faizleri artar ve yükselen borçlanma maliyetleri sebebiyle tüketimi azaltırken, tasarrufu teşvik eder.
Artan faiz oranlarının enflasyon üzerindeki etkisi, beklenti çıpası ve döviz kuru kanalı yoluyla da kendini gösterir. Buna göre faiz oranları artığında, enflasyonla mücadele algısı güçlenir ve geleceğe dönük kararlar buna göre alınmaya başlanır. Öte taraftan faiz oranlarının artması, yerel para birimine olan talebi de artırarak kurlarda gerileme sağlar. Gerileyen kurlar ihraç mallarına talebi düşürmekle birlikte, özellikle ithalata bağımlığın yüksek olduğu ülkelerde, enflasyonun düşmesine katkı sağlar.
Politika faizi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından tanımlandığı şekliyle, bir hafta vadeli repo işlemlerinde uygulanan faiz oranını ifade eder. Merkez bankası faiz oranı denilince ilk olarak genellikle politika faizi akla gelir. Ancak merkez bankasının politika faizi dışında “Gecelik (O/N)” ve “Geç Likidite Penceresi (LON)” olmak üzere iki farkı faiz oranı daha vardır.
Merkez Bankası, politika faizini ve gecelik işlemlerin faiz oranını düşürerek, “ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti”ni düşürür ve bankaların daha ucuza fonlanmasını sağlar. Bu da piyasadaki faiz oranlarının da düşmesine neden olur. Politika faizi düşerse, aşağıdaki etkiler beklenir:
Merkez Bankası politika faizini yükseltir, diğer bir ifadeyle faiz artırımına giderse, bu gelişme ekonomik açıdan daraltıcı bir etkiye sebep olur. Çünkü politika faizi yükselirse, bankalar Merkez Bankası’ndan daha pahalı borçlanmak zorunda kalır ve bu da faiz oranlarını yükseltir.
Faizlerin yükselmesi, borçlanmanın maliyetini artırırken, sabit getirili yatırım araçlarına yönelimi teşvik eder. Bu durumda tasarruflar artarken, tüketim azalabilir. Ayrıca, yurtiçi faiz oranlarının yükselmesi, yerel para birimine olan talebi güçlendirir ve döviz kuru üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturabilir.
Faiz artırımı, Merkez Bankası'nın en önemli para politikası araçlarından biridir ve ekonomiyi birçok kanal üzerinden etkiler. Bu nedenle, Merkez Bankaları politika kararlarını alırken ekonomik gelişmeleri yakından takip eder. Faiz artırımının ekonomiye olası etkileri arasında akla gelenlerden bazıları şöyledir:
FED, ECB, BOE, BOJ gibi küresel ölçekte etkili olan dünya merkez bankalarının faiz oranları ve kararları, hem Forex piyasalarında hem de borsalarda önemli hareketlere neden olabilir. Peki, merkez bankası faiz artırırsa ne olur?
Forex piyasasında paritelerin yanı sıra, çeşitli emtialar, endeksler ve yabancı hisse senetleri üzerine yazılmış çok sayıda CFD işlem görmektedir. Bu nedenle faiz kararlarının Forex piyasasına etkisi, yatırım araçlarının özelliklerine göre farklılık gösterebilir. Örneğin FED’in faiz artırması ya da şahin tutum sergilemesi, Amerikan Doları’nın diğer para birimleri karşısında değer kazanmasına ve dolar cinsinden fiyatlanan emtia fiyatlarının baskılanmasına yol açabilir. Diğer taraftan TCMB’nin aldığı faiz kararının etkisi ise, daha çok TL bacaklı ürünlerde kendisini gösterir.
Faiz kararlarının borsaya etkisi ise sektör ve şirket bazında incelenmesi gereken bir konudur. Ancak genel olarak artan faizler, varlık değerlemelerinde indirgeme oranını yükselterek varlık değerlemelerinde azalışa neden olur. Ayrıca artan faizler, risksiz getiri oranını yükselterek, riskli varlıklardan çıkışı teşvik eder. Bu sebeplerle faiz artışının borsaya etkisi genellikle olumsuz olabilir.
Merkez Bankası faiz artırarak, enflasyonu düşürmeyi, döviz kurunu dengelemeyi ve sıcak para girişini teşvik etmeyi amaçlar. Bu durum, Dolar/TL de dâhil olmak üzere, döviz kurlarında gevşemeye yol açabilir. Zira faiz artışı, Dolar’dan TL’ye geçişi ve TL cinsinden yatırım araçlarına olan talebi artırarak Türk Lirası’nın değerlenmesini sağlayabilir. Ancak Merkez Bankası faiz artırması, doların seyrini tek başına belirlemez. Doların değeri, küresel piyasalardaki gelişmeler, ülke risk primi, makroekonomik veriler, geleceğe dönük faiz beklentileri ve Merkez Bankası’nın sözlü yönlendirmeleri gibi birçok faktöre bağlıdır.
Bu nedenle Merkez Bankası faiz artırırsa dolar düşer mi, artar mı? sorusunun kesin bir cevabı bulunmamaktadır. Merkez Bankası faiz artırması ile dolar arasındaki ilişkiyi tek değişkene bağlı basit bir ilişki olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Doların seyrini etkileyen birçok değişken vardır ve bunların hepsini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu sayede daha doğru ve sağlıklı bir yatırım kararı verilebilir.